Alkışlarınızla, defterimdeki “Le Blog” başlıklı sayfamdan kısa kısalar (her biri başlı başına bir kültür şelllalesi olabilecek bu pek çok kıssayı, edip fütursuzca, handiyse elinin tersiyle itmektedir):
- “Çirkin Kız” rolüne çirkin kızların verilmesi ve “yine de” ufak tefek çirkinleştirilmeleri makyaj yoluyla. (güzel bir dünya için naiflik)
- Konsere gidip konseri sahnenin arkasındaki dev ekranlardan seyretmek. (Better than the real thing şeysi)
- “Cool olsam beni yine sever miydin?”
- Merhamet: En fazla olarak, en iyi olan değil, teşvik/teselli edilmesi gereken, hata yapan alkışlanıyor (Down sendromlu balerin, aleti tutukluk yapan flütçü, seyircilerin arasından sahneye fırlayıp, dansçılarla/balerinlerle birlikte dans etmeye çalışan küçük kız çocuğu). (Tabii ki Neil Postman, entertainment)
- Hamlet: Oyun içinde oyun / Flamenko: Sevdiği öldüğü gün yine de dans etmek zorunda kalan dansçının dansı. (fraktal).
- Türkan Şoray’ın canlı yayın tutukluğu, Tehlikeli Oyunlar’da Bilge ile Hüsam Albay’ın tanışması, yazarların/felsefecilerin/bilim adamlarının artık prezentabl olmak zorunda oluşları. (Postman, entertainment).
- Yazının mutlak olmayışı, kalıcılığın bir seçim oluşu. (Postman, yinegene).
- Bilgisayarlardan ötürü, artık trivial bilginin (ya da bilginin) “o anda, o sırada!” (right here, right now) sunulmak zorunluluğu (yoksa gittin baktın derler adama). Epey de bu yüzden, insanların yeni diyalog tarzının bilgi sunumu (dökümü) haline gelişi.
ve daha pek çok entel-dantel naneler.
Tanzim — Bari “trivial”‘ı yatık yazsaydın.
🙂
tiriviri — eskiden, daha bir utanmaz oldugum zamanlarda “tiriviri” diye Turkcelestirirdim kendilerini, buna da sukretmek lazim..