Güzel filmler göreceğiz çocuklar!.. Låt den rätte komma in (ya da anlayacağımız adıyla Let the right one in) ne kadar da güzel bir filmdi öyle, tadı damağımızda kaldı. Gerçi bu da El Orfanato gibi, korku vesaire bekliyorsunuz (Nejat Uygur gibi söylersek Vimpir filmi), olan sulu gözlerinize oluyor. Tebrik ediyorum emeği geçen herkesi, sizlere de tavsiye ediyorum. Amerikalılar hemen -üstlerine vazife ya- bunu da “adapte” edeceklermiş (toplumca dislektik olduklarından, altyazıları okuyamıyorlar garipler), onlar etmeden evvel bir an önce bulun izleyin derim ben.
Ay: Kasım 2008
two things…
First, a sheep is not a creature of the air..
and then: Bugün günlerden Cuma değil. (tekrar et.)
Patron’la gece vakti, bir başımıza..
ya da bu kadeh senin şerefine Bruce Springsteen..
Burada saat 01:09. Hanımlar uyuyorlar, benim biraz yapılacak işim vardı, o yüzden Patron’u aldım otomatiğe, ben işimi yaparken o bana eşlik etti, tam da tıpkı High Fidelity’nin film versiyonunda yaptığı gibi, öyle arka planda ve son derece harbi bir şekilde..
Rob: I want more, I wanna see the others on the big top-five. I want to see Penny and Charlie and Sarah, all of them. You know? Just see ’em and talk to ’em. You know, like a Bruce Springsteen song.
Bruce Springsteen: You call, you ask them how they are and see if they’ve forgiven you. Rob: Yeah, and then I feel good. And they feel good. Bruce Springsteen: They’d feel good, maybe. But you feel better. Rob: I’d feel clean and calm. Bruce Springsteen: That’s what you’re looking for, you know, get ready to start again. It’d be good for you. Rob: Great, even. Bruce Springsteen: Give that big final good luck and goodbye to your all time top-five and just move on down the road. Rob: Good luck, Goodbye. Thanks, Boss. Yahu, bir de ne çok severim ben Eki’yi! Az evvel last.fm profiline baktım da, bugün son olarak Fleetwod Mac’ten Dreams’i dinlemiş akşamın sekizinde, o da ne güzel şarkıdır, geç bulduğum, çabuk bağlandığım (Japonya’dan dönerken uçağın müzik arşivinde bulmuş ve anında da vurulmuş idim). High Fidelity deyince Eki ile Sui banko zaten oğlan tarafında. Kız tarafını saymayalım şimdi, eski listeler eski listelerde kalsınlar. 8P) |
Neyse, Patron diyorduk, bir bakın hele.. üç şarkı üç kanser.
I come from down in the valley
where mister when you’re young They bring you up to do like your daddy done Me and Mary we met in high school when she was just seventeen We’d ride out of that valley down to where the fields were green We’d go down to the river Then I got Mary pregnant That night we went down to the river I got a job working construction for the Johnstown Company But I remember us riding in my brother’s car The River |
Ardından dan dan:
Now I been lookin’ for a job but it’s hard to find
Down here it’s just winners and losers and don’t get caught on the wrong side of that line Well I’m tired of comin’ out on the losin’ end So honey last night I met this guy and I’m gonna do a little favor for him Well I guess everything dies baby that’s a fact But maybe everything that dies someday comes back Put your hair up nice and set up pretty and meet me tonight in Atlantic City Atlantic City |
You and me we were the pretenders
We let it all slip away In the end what you don’t surrender Well the world just strips away Human Touch |
Bruce Springsteen, tabii ki Gürer-san’ın da kulaklarını çınlattırır (bunu yazınca jabber’ı açtım bakayım bulurum belki diye, saat burada 1.20, palpa yok orada / burası sami yen buradan çıkış yok!).
Artık birazdan yatarım, o yüzden dinleyeceğimden değil ama aynı tonlamada olduklarından anmadan geçemeyeceğim Muriel (Tom W) ve The Best of Everything (Tom P and the namussuzlar)
Muriel since you left town the clubs closed down
and there’s one more burned out lamppost down on the main street down where we used to stroll and Muriel i still hit all the same old haunts and you follow me wherever i go and Muriel i see you on a saturday night in a penny arcade with your hair tied back and the diamond twinkle in your eye is the only wedding ring i’ll buy you Muriel Muriel |
geç oldu, yatmak gerek. herkesin yatacak bir yatağı var mı? herkesin görecek rüyası kaldı mı?..
[Eskişehirli bir tüccar vardı. Var mıydı?]