– I’ll see you later, Douglas.
– Not if I see you first.
Dünyanın bütün simültane çevirmenlerine sevgiyle.
(Yani diyor ki (içinden) “Eğer ben seni senin beni gördüğünden önce görürsem, o zaman hemen yolumu değiştirir, vizörünün menzilinden çıkarım; yok eğer sen beni benim seni görmemden evvel görürsen, o zaman yapacak bir şey yok, görüşürüz mecburen..”)
Başlıksız — Müstakbel bir simültane çevirmenden (inşallah) sevgiler. Bu arada artık IT’ci olmadığıma göre bunu seyretsem iyi olacak. 🙂 Ama, off, buna sıra gelecek mi onca iş güç içinde?
Bu arada, House’un son bölümünü (‘silah’ diyeyim, siz anlayın) izleyip de beğenmediğinizi söylemezsiniz herhalde, di mi? Demin izledim, ‘lostinostin’leri bitirdikten sonra. Bunu da yarın yazayım.
Hiki Maus — Ah ah ah… O son bölüm sevgili Ande, -bizim için- o kadar kötüydü ki, yani Bengü’yle birbirimizi izlemeye zorladık bitirelim diye. Benim aklıma ilk filmini çeken yönetmenler geldi, hani sanki bir daha fırsat bulamayacakmış gibi bildiği bütün numaraları bir anda kullanır ya, o bölüm de öylesi bir yönetmenin elinden çıkma gibiydi. Stilize diyeceğim ama sanki iyi bir şeymiş gibi olacak ama değil! 8) Bölüm bittikten sonra gittim baktım yönetmen hanımın şeceresine: yapımcı diye izin vermişler yönetmenlik yapmasına anladığım kadarıyla (hani topu olan kaptan yapılır ya arkadaki arsada oynanan futbol maçlarında). House’da yönettiği diğer bölümlere gelince : Dave Matthews’un oynadığı bölüm, şu Küba’dan kocasıyla gelip de Tanrı’nın varlığını ispatladıkları bölüm, Amber’in öldüğü bölüm bir de bu bölüm. “SWAT’ı getirin” der gibi, “Katie’yi getirin” diyorlar herhalde (halbuki işin yapılmasını istiyorlarsa paraya kıyıp “Kathryn Bigelow’u getirin!” demeliydiler. 8P). Yalnız şöyle de bir şey var, bölüm -çok şükür- bittikten sonra Bengü’ye dedim ki, “Bunu o kadar beğenmedik ki, kesin Hande çok beğenmiştir..” yahu niye seninle dizisel zevklerimiz böyle oldu? Ya da Ece’nin ağzından sorar isek: Niye niye niye?.. I wonder if Dee liked that ep, by the way..
her haus’un dibi aynı — Ben hausu -çoğu izleyicisinin/seveninin aksine- çok beklentili izlemiyorum. O yüzden de diziden soğumadım. (Bi de -çoğu dizi gibi- teker teker değil de peşpeşe izlemenin zevkli olduğunu düşündüğüm bi dizi kendisi.) Izlediğim bi sürü dizi içinde iyi olan bi tanesi. Ama “allaaam yalebbim, ne süper” modunda değilim. O yüzden küsmüyorum kendisine 🙂 Bu son bölümde de “yürü bee! aslansin! budur!” dedirtmedi. “Klasik hause i$te.” moduyla izledim. Açıkçası heyecanlandırmadı beni. Benim dizide genelde isyan ettiğim ama yine de küstürmeyen tek şey (sanırım 3. sezondan bu yana) adamın “kötü” bir insan olması ve bunu meziyet gibi gözümüze sokmaları. Kötü karakterleri severim ama “kötü” oldukları bilindiği sürece. Bu tepesinde bir melek halkası imajıyla gezen bir kötü olunca “hadi len” dedirtiyor bana. “Bu kadar da olmaz artık, yok” diye dayanamayıp sinirleniyor ama “fiction kızım bu fikşın” diye sakinliyorum. Mesela dedektifle devam etmek çok güzel fikirdi, bayılmıştım. Ama wilson geri dönünce “sieeeee” dedirtti bana.
Bunlar olmasaydı bu dizi için “yahu leziz dizi, niye sevmiyorsunuz” diyebilirdim. $imdi ise vakalar ve onları cozu$leri ilgimi çekiyor açıkcası. “iyi dizi” diyerek izliyorum.
Özetle beklentili degilim, memnunum. Olur da “olm aşmışlar bu bölümde” dersem haber veririm. 😉
nicht jeder haus ist dein haus. — 13’ün lezbiyenlik yaptigi bölümden beri house seyredesim gelmiyor. O bölümün üzerine baska bölüm koklamak istemiyorum. Bu bölümde 13’e öyle her gelen ilaci basmalari bir yerlerimi gidiklamis olsa da bu güzeller güzelini niye öldürmeye calisiyorlar sürekli, anlam veremiyorum. Bu hafta da interracial action var. Sonunda da kizcagizi Huntingtons’dan öldürecekler. Ne mesaj alacagiz dizi izleyen, kitap okuyan, memleket meselelerine alakali gencler olarak biz bundan? Güzelsen, özgürce istediginle yatar kalkarsan, canin sikilinca ickiye hapa vurursan ve sen bunu yaparken insanlar salya akitarak seni izlerlerse BANG! Tanri verir cezani genetik bir hastaliga yakalanip cok cirkin bir sekilde ölürsün! Bu mudur yani? Kötü olan haus degil, hayat.