(yanlış hatırlamıyorsam başlıkta apostrof(‘) kullanınca mysql addslashes() fonksiyonunu kullanmadığım için sapıtıyordu ama büyük ihtimalle sonradan eklemişimdir ve -kötü- bir şey olmuyordur ama neyse, boşver, böyle daha güzel, ne diyorduk?)
80’lerle 90’larla boğuşmak
Artık hatırlayamadığım bir sebepten ötürü, (yazmıştım ki hatırladım – A.V. Club’ın “The friends of Friends: 17 gimmicky cameos intended to boost TV ratings” başlıklı listesini okurken denk geldim) Helen Hunt’lı “Mad About You” aklıma düştü ama ben oradaki esas oğlanı şu kısa boylu, uzun saçlı (aslan başı mı deniyordu) ve yelek giyen arkadaş sanıyordum, “ah, herhalde sonraki sezonda o çıktı da Paul Reiser midir, nedir, hani şu Aliens II’de yakaları kalkık ceket giyen ve benim iki babam var’daki ciddi adamı oynayan arkadaş yerine girdi dedim ama gelin görün ki, Paul R… başından beri oradaymış… E o zaman benim uzun saçlı kimdi? KİMDİ? KİMDİ? Haydin buyurun son 3 saatin özetine: aramakla geçti ömrümden üç saat. İlkin Helen Hunt’ın bütün filmografisine baktım, çağrışım yapar mı diye.. Ardından bir dolu daha bir çok şey. En son bulduğumda ise Golden Globe’larda 1995’ten başlayıp, geri geri gidiyordum bütün komedi adaylarını gözden geçire geçire.. 47.de (1989) muvaffak oldum – Anything But Love, Richard Lewis. Artık rahat uyuyabilirim.
m.a.y — “Mad About You”yu TNT veriyor. Belki yaz tatili arası vermiş olabilir, en son ne zaman rastladığımı hatırlamıyorum…
TNT de buradaki diğer kanallar gibi, yeni sezona Eylül başında giriyor. “Hustle” ve “Spooks” zaten devam ediyor. “Supernatural” 2 Eylül’deymiş galiba, cıvıtmazlarsa 2. sezonu da izlerim. Lost’un 2. sezonuna 8 Eylül’de başlıyorlar, ben tekrar seyreder miyim bilmem.
1 Eylül’de, atv’de “Elveda Rumeli” başlıyor.
Cnbc-e ise beni büyük hayal kırıklığına uğrattı, adamlar “Gossip Girl”ü vereceklermiş. Bööööööğğğğğğğk! Yani, ilk bir mi iki mi ne bölümünü izlediydim, “Pushing Daisies”den daha kötü bir dizi varsa budur. İkincisi de “Grey’s Anatomy”dir. Böyledir.
“House” Amerikanya’da, 16 Eylül gecesi yeni sezona başlayacakmış. “HIMYM” da 22 Eylül’de.
al sana karakannnn! — geçen gün spooks’un köşesinden döndüm – öyle her güzel ingriş kız var diye seyredersem vay halime! Mad about you güzeldi, bir de caponya yolunda uçağın harddisk’inde 2 bölüm frasier vardı, nasıl özlediğimi hatırlattı bana. Cheers’i çok sevmem ama Frasier candır, Niles candır.. başka 80-90 ne vardı? Murphy Brown mesela, o zamanlar herhalde referansların binde birini yakalıyordum ama o haliyle dahi sever idim. HIMYM bence bu sezon son olacak, o bile sıktı galiba, tam hatırlamıyorum, house desen öyle, my name is earl öyle. Bir Psych’ı bekliyorum heyecanla galiba. Bir de bir şey daha diyecektim, yazarken unuttum. Şimdi hatırladım: Dr. Horrible’s sing along blog. 3 bölüm var şimdilik gerçi ama güzeldi. öbür oğlanı da zaten Twoguysandagirl ve firefly’dan biliyorduk, hoş oldu (aaa, güzel kız demişken, o kızın da guild’i var daha izlenecekler arasında – disq, okuyor musun buraları?)
Haydin kal sağlıcakla Ande, NX’de de 5’e geçtik nihayet (5 dediysem, sesame 5)
ve şu anda ercihi konuşmakta.. — bir de “Just shoot me!” vardı, onu unuttum, o da sevdiğimiz dizilerdendi.
Televizyon eki 🙂 — Ayakları çapraz yapıp poz vermek de mi modaymış yoksa kızlara özellikle mi öyle yaptırmışlar acaba?
Pushing Daisies güzeldi ama.. Acaba sabredip birkaç bölüm daha denesen mi Ande? Ya da bize gel de kollarını bacaklarını bağlayalım sandalyeye, zorla seyrettirelim. Niye sevmiyorsun yaa?
İki mesaca tek cevap, aranızda paylaşın… — “HIMYM” baymadı beni, cidden çok çok beğendiğim bölümler vardı 3. sezonda, mesela şu cam şangırtısı sesi olan bölüm, dizide şimdiye kadar izlediğim en iyi bölüm olabilir. Ama şu “Scrubs”daki kadın, çocukların annesi çıkarsa hiç memnun olmam. “House” ise, evet, hayal kırıklığıydı benim için. Bu sezon da saçmalarlarsa izlemeyi bırakabilirim.
“Pushing Daisies”e zaten iki kez şans verdim ama, yok, dayanamıyorum valla. Tüylerim tiken tiken oluyor. :)) Sen, “kolları bacakları bağlamak” demişsin ya, “Supernatural”ın 1. sezon son bölümünden bir sahne aklıma geldi. Tavana çizilmiş özel bir şeklin altına oturtulmuş bir kız demon var, meğer sarı gözlü esas demon’ın kızıymış bu. Neyse, o işaret nedeniyle hareket edemiyor. Dean’le galiba birbirlerine laf sokarlarken Sam de exorcism duası okuyor Latince. Hatun, “nharrrr, nharrr” filan gibi sesler çıkarıp oturduğu yerde debeleniyor. En sonunda siyah bir duman kusuyor. Dean bu duman kusma şeysine “projectile vomiting” diyordu, çok gülmüştüm o lafa. :))) Hmmm, bir yerlerde script’i var mıdır acep? Neyse, işte o hatun gibi beni PD karşısına oturturmuşsunuz, ben de nharrr nharrr diyerek kusarmışım. Ama siyah duman kusamam herhalde, normaliyle idare edeceksiniz. 😛
Hah, buldum, “projectile vomiting”le kolay bulunuyormuş.
Scene shifts to show Sam looking through a book for an exorcism ritual. Sam looks at Dean – who looks back at his brother – and they move over to Meg.
Meg: Are you gonna read me a story?
Dean: Something like that. Hit it, Sam.
Sam: Regna terrae, cantate deo, psallite domino……. (he continues in Latin)
Meg (to Dean): An exorcism? Are you serious?
Dean: Oh we’re going for it, baby – head spinning, projectile vomiting, the whole nine yards.
extras — “Extras” dizisini dikkatinize sunmuş muydum? İngriş dizisi, TNT ikinci (?) sezonunu vermeye başlayacakmış Eylül’de. Birinci sezonundan bazı bölümleri izlemiştim, çok komikti.