lost 401 hala aynı jack, hala aynı kate, olmuyor böyle, bu arada, flash forward’larda tekrar adaya gidecekler anlaşılan, çok sevindim, Stephen King’in IT tadı olacak çok zügel çok zügel. House’un 411’ü çok güzeldi, hani şu güney kutbunda geçen, mira sorvino! Baktık sonra en son Mighty Aphrodite’de görmüşüz herhalde ona rağmen çok tanıdık, belki olayı budur, çok tanıdık olması, neden olması(n)? Ayrıca bir de aklıma Echobelly’den “Insomniac” geldi, echobelly’m geldi mamafih Türkiye’deki dvd’lerden birinde kalmış. Yardım youtube yetişti. Bir de bir de echobelly gelince smiths de vardı zaten bütün günlerdir bir şekilde aklımda, servisteki “şu” ile “şu” geldi sırasıyla (nu?). Bisiklete biniyorum güzel burada havalar, Levent haftasonu Eymir’de çekilen resimler göndermiş, Eymir buz tutmuş öyle böyle değil. Edip Cansever (bir de)
Vaktim yok görüşmeye kimseyle Ruhi Bey! Kendimle bile, kendimle bile. (Olmaz ki, kimse kimseyi sevemez Ama hiç kimse.) |
Insert alakasız resim here: Alınız:
evet — bence de pek guzeldi guney kutuplu house.
Başlıksız — 2. sezondaki bir bölümde hastaya telefonla teşhis koyduğu bir bölüm vardı ya hani, işte ona benziyordu, pek güzeldi.
Kaldı bir bölüm… Yarın sabah. Yazarların grevi de bitti bitecek gibi görünüyor. (Daha geçen hafta mı ne Neslihan Hanım’a “Oskar ödül törenini tehlikeye atmak istemez stüdyolar, anlaşırlar” demiştim, bakalım doğru çıkacak mı?) Yeni birkaç bölüm yazıp çeksinler bi zahmet. 🙂
Ayrıca, Lost’tan da sezonu tamamlamalarını reca ediyoruz. 8 bölüm daha yazıp çekecekler, peh, ne var ki bunda! (Yazarlar, yapım ekibi filan Türk olsa 2 günde hallederlerdi. 😉 )