Beri yanda “Bir Yaşam Öyküsünden Notlar”ını editliyordum imla ve diğer şeylere karşı – birkaç ay önce (şimdi kitap listeme baktım da, 4 ay olmuş!)kütüphaneden aldığım toplama DL kitabından (Temptation of Jack Orkney) tarayıp, OCR marifetiyle apartmıştım. Doris Lessing’le yanlış hatırlamıyorsam 94’te tanışmıştım, hatta Bera’yla birlikte tanışmıştık. O yıllarda “Kelepir” kitapevleri açılıyordu – depolarda kalan kitaplar orada ucuzdan satılıyordu. İlk aldığım DL “Bir yaşam öyküsünden notlar” ile “Yaşlı kadın ve kedisi” hikayelerini içeren bir kitapçıktı. Yaşlı Kadın ve Kedisi’ni Bera çok sevmişti, ben de “Bir Yaşam Öyküsünden Notlar”a bayılmıştım. Bayılmak biraz tikice bir laf oldu, çarpılmıştım demek daha uygun. Bana çok yakından tanıdığım bir “arkadaşımı” anlatıyordu. Sonrasında Kelepir’de başka DL kitapları bulmuştum: Terörist, 5. Çocuk (ki ikisi de sucks!) Şarkı söyleyen otlar (Afrika hikayelerini oldum olası sevemedim). Bir yaşam öyküsünden notlar’lı kitabın kapağındaki DL resmi yüzünden sanırım, DL ile Ayşe Erzan’ı bir arada düşünür oldum (bakarsınız seneye de Ayşe Erzan bir Nobel alıverir, ne de güzel olur!) Defter dergisinde “Pek Sevimli Olmayan Bir Hikaye” adında bir hikaye okuyup çok sevmiştim, yazarına dikkat etmeden, sonrasında DL olduğunu görmüştüm o hikayenin yazarının da. Şikasta serisi çok sağlam bir fikre sahip olsa da bir türlü ısınamadım. Murat Yetkin -ki severim Radikal’in bu John Travolta’sını – bugünkü yazısında DL’e yer vermiş, sadık bir okuru olarak (gerçi o Terörist’i sevmiş ama argh yani bana kalırsa.. (Hatta bkz.)).
Birazdan heyecanıma yenik düşüp DL hakkında ahkama başlayacağım, başlıyorum… 5…4…3…….
DL’nin en sevdiğim yanı okuruna dürüst olmasıdır. Eğer hayat çetinse bu çetinliği gösterir. Kimse kimseyi kandırmaz, hiçbir şey olduğundan farklı gösterilmez. Duygusallığa düşmez, gözlemleri aktarıyor gibi yapar, olmadı düşünceleri aktarır. Soğukkanlı bir anlatıcıdır ve anlattığı olaylar sizin de tahmin edebileceğiniz olaylardır. Hiç beklenmedik bir şekilde insancıldır, insanları bu kadar iyi tanımasına rağmen. Hikayelerinde kötüler ve iyiler yoktur, insanlar vardır.
Evvelsi gün, okula gidiyordum ki, telefonum çaldı, arayan İTÜ’den arkadaşım Esra’ydı, doçentlik sınavından geçtiği müjdesini veriyordu, ben geçmişçesine sevindim, tüylerim diken diken oldu. Bu sabah da, gazetede Nobel’in DL’e gittiğini görünce aileden biri almış kadar sevindim, neşeyle Bengü’yle gösterdim ilgili haberi.. Allah bu iyi haberlerin devamını da getirsin inşallah. (Ve bu vesileyle bayramınız kutlu olsun!)