Kaptanın seyir güncesi’ne ek…
3 Ekim 2007, Çarşamba.
Dün ekibim ve ben Ankara’ya ayak bastık. 6 haftalık İstanbul maceramızdan sonra kürkçü dükkanına dönmüş bulunmaktayız. Beni soracak olursanız, iç güveysinden hallice dahi diyemiyorum (acaba neden). Ben bu duruma domestic groom adını veriyorum latince olaraktan.
Bu arada, adı lazım değil, onlar kendilerini bilirler, malum bir ülkenin diyelim, Ankara Büyükelçiliği’ne de buradan samimi olarak çok teşekkür ederim. Önce e-posta vasıtasıyla iletişim imkanı sundular, ardından da, sağolsunlar, bizzat bizim adımıza oranın göçmen bürosu ile irtibat kurarak işlemlerin ne durumda olduğunu sordular. Gerçi oralardan gelen cevap pek de iç açıcı değildi (“Süreç devam ediyor STOP Ne zaman olur bilinmez STOP” – Sizi seven Pasaklı Sally).
İstanbul’da annemle, ağabeyimlerle, dayımlar ve anneannemle hasret giderdik bol bol ama kişisel gezme kategorisinde pek başarılı değildik. Bienal’i yetim, Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nin marpuçlarının boynunu bükük koyduk. Düzenli olarak Hande Hanım’la görüştük, çok sağolsun ve Gürer Bey’in senelerdir Ankara’ya bizi görmek için gelmediğini öğrendik bunca zaman sonra. Lost’a başladık, ben başta Jack’i sevdim Sawyer’ı sevmedim, Kate’i sevmedim sonra Jin’i sevdim, Kate’i sevmedim yine, Jack’i sevmedim, Sawyer’ı sevdim ama adamım Hurley oldu, Juliet’in de hastası oldum meğerki o House’un hamile rahibesiymiş, bunu öğrendim. Biz İstanbul’daykene sunucu göçtü sonra, bugün okulda Nazım sağolsun ayağa kaldırdık yine. Bugün Tömbeki’ye gittim, nargile içtim, okula gittim Barış’la ve diğer arkadaşlarla görüştüm bir güzel – bugün ders çalışmadım ama yarından itibaren kütüphaneye kapanacağım, gitmeden oraya (gidebilirsek şayet) tam teşekküllü yağlı ballı öğrenmiş olarak gideceğim, canavar gibi kükreyeceğim, öğretmenimi hiç üzmeyeceğim… Ben Delft’teykene her şeyi yapacağım, her şeyi edeceğim, alkışlayacaklar beni bravo şak şak şak… 8)
Poffidi poff poff!.. Bir blogun daha sonuna geldik anlaşılan. Artık bir dolu bin dolu kaygılarım var, onları da bir ara yazarım gari..
Adım Mesut, soyadım Bahtiyar, yıllarca beni böyle bildiniz, Mesut Bahtiyar’dan bloglar okudunuz.
Başlıksız — İnşallah en kısa zamanda vize işlemleri halledilir. Eceye öpücükler.
Başlıksız — bekle, bekle , bekle… hala bekliyorum… 🙂
Sıkmayınız canınızı… — … bunlar da geçecek.