Geçen gün Eki’nin bloguna bakıyordum da, en son blogu 18 Ağustos’ta girmiş, bir türlü yeni bir şey yazmıyor, ona kızdım ben de. Sonrasında kendi blogumdaki en son girişin 11 Ağustos olduğunu görünce de dumur oldum. Bu sebepten ötürü, hal-i pür melalimizi anlatan bir giriş yapmak boynumun borcu.
Son girişten bu yana geçen 20 günde çok kitap okumadım. Salinger’ın Franny and Zooey‘ini tekrardan bitirdim (ama bu sefer İngilizce’sini), şimdi de Murakami’nin Dance Dance Dance‘ini okumaktayım ama beklediğim kadar beni sarmadı – hele de Wild Sheep Chase‘in devamı olduğunu göz önüne alırsanız. Belki de Murakami zehirlenmesine uğramışımdır, kim bilir.. Sanırım bu kitaptan sonra Murakami okumalarıma ara verip, Ian M. Banks beyefendinin Culture serisine başlayacağım. Vaktiyle önce Emir, ardından Bera özellikle de Use of Weapons’ı öve öve bitirememişlerdi, göreceğiz..
Geçen son 20 günün en güzel olaylarından biri şüphesiz ki sevgili arkadaşım, muhterem müstakbel yabancı damadımız Owen’ın Türkiye’de bulunuşuydu. Owen, Hülya Teyze’nin kızı Elif’in boy-friend’i ve kendisiyle geçen sene tanışmış idik. Hatta Murakami’yi bana ilk öğütleyen de odur. Owen’la tanışmamızdan çok kısa bir süre sonra kırk yıllık dostlar gibiydik – zevklerimiz ve beğenilerimiz birbirine çok yakın olduğundan, saatlerce hoşumuza giden şeyler hakkında diğerini sıkmadan konuşabiliyoruz. Hem bu gelişinde Tömbeki’de toplanıp, bol bol dumanlandık da (kaldı ki, cuma günü gerçekleştirdiğimiz son Tömbeki seferinden eve ağrılarla örülmüş bir kafayla gelişimden sonradır ki, nargileye de tövbe etmiş durumdayım).
Cuma günü annem geldi İstanbul’dan, bugün de Arabistan’dan kayınbiraderim Utku gelecek – eğer haftasonunda da birileri bir sürpriz yapar ise tam bir aile kaynaşması olacak! 8) Ece Hanım’ın sağlığı çok şükür yerinde, sıcaklardan biraz -epey- bunalsa da, bir yaramazlık durumu yok. Biraz(!) da şişmanladı. Son topaç halinden bir resim sunayım sizlere – hanımefendinin üzerindeki tulum, tahmin edeceğiniz üzere, taa New York’lardan geldi, Yasemin Hala’sının hediyesi. Üzerinde “Somebody in New York loves me” yazsa da, Owen’ın da şehre dönüşüyle beraber bu somebody’lerin sayısı iki olacak. 8)