Türkiye Bilişim Derneği’nin bilimkurgu hikaye yarışması varmış, birinciye ‘kişisel bilgisayar’, ikinciye avuçiçi bilgisayar, üçüncüye de dijital kamera verilecekmiş. ‘Kişisel bilgisayar’ ne menem bir şeydir, özellikleri nelerdir yazmamışlar gerçi ama koskoca TBD, depodaki 386’yı verecek değildir herhalde! 8) Benim yarışmadan haberimin olması da epey ilginç ve bilişimsel (Bilişim’in Wikipedia tanımı: Bilişim, bilgi ve bilginin otomatik olarak işlenmesiyle ilgilenen bir yapısal bilim dalıdır.) Ek$i Sözlük’te öylesine dolanıyordum ki, sozlukculerin bloglari girişi altında r2’nun blogunun adresine rastladım. ‘Bilimkurgu blogu” olarak tanımlamış, bir bakayım dedim ve yarışmanın ilanı ile karşılaştım. Bu aralar lepitopi ara ara tamir sebebiyle aramızdan ayrıldığından ve evdeki video/televizyon niyetine kullandığımız emektar PIII de Baraka‘daki smooth kaymaları ancak kesik kesik oynatabildiğinden ve paralel kompi ling ling meseleleri için güvenebileceğim bir kompinin de iyi geleceğine istinaden, bir de juri üyelerini şöyle bir google’ladığımda yetkin olduklarını, rasgele seçilmediklerini anladığımdan, bir şansımı deneyeyim deyip, çok sevdiğim “Dünyanın En Güzel Şems’i” hikaye taslağımı, nurtopu gibi hikaye kıvamına getirip birkaç saat önce, son gün yollamayı başardım, haydi hayırlısı! Sonuçlar 1 Kasım’da açıklanıyormuş, bekleyelim görelim… Uğuru bozulmasın diye hikayenin “hikaye olmuş” halini nete sonuçlar açıldıktan sonra koyacağım.
Başka bir şeyler daha yazacaktım ama yine unuttum, en iyisi bu noktada izin istemek.
Özgüven. — Kendine güvenmek bu olsa gerek: “Bilgisayar lazımdı, baktım jüri üyeleri de fena değil; eh bari yarışıyım da şu bilgisayarı alıyım dedim.”…
Fatih Özgüven — Yok yahu, benimkisi daha ziyade “Bu aralar toplu paraya ihtiyacım var, şuradan bir piyango bileti alayım..” kapsamında.. Kaldı ki, böylesi cesur(!) bir söylemin hayli karizmatik olduğu da su götürmez… 2003’te yine bir hikaye yarışmasına katılıp da, bir arkadaşıma birinci olmayı beklediğimi söylediğimde, “Niye ki, diğer hikayeleri biliyor musun?” diye sormuştu da, “Hayır ama kendi hikayemi biliyorum..” karizmatik cevabımı vermiş idim… Yani bir nevi, şimdiden böyle söyleyeyim de, ya tutarsa vakası.. 8P 8)