Mazhar-Fuat-Özkan’a MFÖ değil de, Mazhar-Fuat-Özkan diyenlerdenimdir (başlığın ben de farkındayım). M.V.A.B.‘ı çok çok beğenmiştim (yine de en sevdiğim albümleri tabii ki Ele Güne Karşı‘dır). Yeni albümleri AGU‘nun çıktığını duyunca sevinerek gidip aldım ve evet, albüm Mazhar-Fuat-Özkan albümü değil de, MFÖ albümü olmuş. Ya, neden ille de albüm çıkarmak zorunda hissetmişler ki kendilerini? Biraz daha sabretseler, Aysel Gürel’den şarkı almasalar daha iyi olmaz mıydı?
Haftasonuna doğru asıl sürpriz gazetede Nil Karaibrahimgil’in yeni albümünün çıktığını okumamla gerçekleşti. Her gün, düzenli bir şekilde dükkanları dolaşıp albümün gelip gelmediğini sordum, nihayet cuma günü Migros’taki D&R’da albüme kavuştum. Başta Bu mudur olmak üzere, albümdeki şarkılar çok çok iyi. Öyle uyumlu bir albüm olmuş ki, tek başına dinlediğimde pek de beğenmediğim Organize İşler bile epey güzel geliyor kulağa. Starbucks’la birlikte Nil Karaibrahimgil sevgim, yegane tikiliklerim bildiğim kadarıyla. Seviyorum ulan! 8)
Gelelim House‘a. Scrubs, ailecek hastası olduğumuz dizilerin başında gelir. Oradaki Dr. Cox’ı alın, ciddi yapın ama bütün ukalalığını üzerinde bırakın, bir de bacağını sakatlayın, oldu size House, M.D.. Doruk’un tavsiyesiyle almıştım, dün ilk bölümünü seyrettim, zaten Bryan Singer çekmiş, adam çok kişili yönetim uzmanı dengeleme filan süper, bize de beğenmek kaldı haliyle.
Hiiiiii! — Hugh Laurie’ciğiiiiim!
Robert Sean Leonard tamam, peki ikisinin arasındaki kadını nereden hatırlıyorum acep? Ya “4400”de vardı, ya da Ally Mc Beal’da bir transseksüel müvekkil vardı, o muydu acep?
Lisa Edelstein — Evet evet Hande, aynen o transseksuel kadin.
Lisa Edelstein — Tabii ya! Dun de ben merak etmistim. Sagolasin Didocan, sagolasin Aveahan! 8)