‘öğrencilerim’

başlıktaki o tırnaklar bilerek konmuştur, yok aslında öyle bir şey. ama bir fahri öğrencilik/hocalık durumu diye bir şey söz konusu ise, o da budur. 2000 yılında İTÜ’den mezun olup, yüksek lisans için ODTÜ’ye geldim, sonrasında asistan olarak alındım ve ertesi sene de ileri fizik grubunun laboratuvarlarına atandım. ODTÜ Fizik Bölümü’nün böyle faydalı bir uygulaması var, fiziğe gerçekten isteyerek ve bilerek gelmiş öğrencileri seçip, onlara daha yoğun bir eğitim veriliyor. Ortalamaları belli bir limitin (3.0/4.0 idi yanlış hatırlamıyorsam) altına düşmediği sürece bu eğitim devam ediyor, bir sakatlık çıkarsa da, öğrenci normal eğitime kaydırılıyor. İşte benim hocalığım, bu öğrencilere laboratuvarlarda deney yaptırmaktı. Acaip kafa çocuklardı, birbirimize kanımız kaynadı, hala da görüşürüz. Geçen sene çoğu mezun oldu, işte Turan’la Murat Koç Üniversitesi’ne gittiler, Özlem İsveç’e, Ziya da New Mexico’ya gitti, Cesim ODTÜ’de kaldı, Sefa Almanya’da (ve evet, hepsi yüksek lisansta şimdi). Serkan, Emre ve Volkan bu sene mezun olacaklar gibi, Egemen ise İstanbul’a gidip menecer oldu. 8)

Bir aksilik olmaz ise, martın 11’inde bizde toplanacağız. Seneler geçip gidiyor.. Hocalık (ki bu kadarı bile) güzel bir şey..

lab 218 14.01.2002
‘Orijinal’ Tayfa: Emre, İsmail Atılgan, Turan, Ziya, Özlem, Serkan,
Egemen, Mustafa, Murat, Volkan, Sefa, Ben / 14 Ocak 2002
bizim evde 218 toplantısı 30.9.2004
Bizim evdeki toplanmaların birinde: Murat, Özlem,
Cesim, Bengü: Volkan, Turan, Serkan, Ziya, Ben / 30 Eylül 2004

“‘öğrencilerim’” için bir yorum

  1. Fikr-i suni hürse, vecd-i sururi pürdür… — Bu yazı ve resimlerin yarattığı “her gören ağladı, gönlünü bağladı ankara rüzgarına nırınım nırınım” hissiyatını umarımki aksettirebilmekteyim herkese. Değişik bir güruh, değişik bir kitle, değişik bir oluşumdu o senelerdeki kadro. Psikolojik çözümleme yapan küçük bütçeli avrupa filmleri kıvamındaydı. Herkesin fazlasıyla başarılı olacağına inancım sonsuz,tabii kime göre, neye göre bir başarıdan bahsettiğimizden bağımsız. Bu güruh dahilindeki en acaip adamın Emre Sururi olduğunu bir kez daha vurgulayıp gelemesem dahi onu, Bengü’ yü, ufaklığı(şimdiden) çok sevdiğimi belirtmek istiyorum. Ayrıca ben de yüksek lisans yapıyorum 🙂 Sevgiler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir