güzel arkadaşlarımdan, onların daha da güzel arkadaşlarının arkadaşlarının arkadaşlarından her gün bu minvalde onlarca spam mail alıyorum (ve dikkatinizi çekmek isterim, penisimi nasıl büyüteceğimden gerçeğine ancak bu kadar yakın olabilen rolex saatlere nasıl ulaşabileceğimi bana cömertçe bildiren, günlük ortalama 150 harbi spam’i karıştırmıyorum bu işe). O yüzden işte alternatif
Bunları…
- Öncelikle bir klasik olarak: “dahi” anlamına gelen “de”lerin ayrı yazıldığını, “biliyormusunuz”, “biliyormuydunuz” değil, “biliyor musunuz”, ve “biliyor muydunuz” diye yazıldığını, sizin böyle ilkokul 2. sınıf Türkçenizle yazmakta olduğunuz kompozisyonlarınızın, biraz kitap okumuş etmiş kişilerin gözlerini ve kulaklarını tırmaladığını…
- O çok sevdiğiniz MSN Messenger’ın asla ve asla paralı olmayacağını, çünkü ‘IM’ adı verilen ve ‘Anlık Mesajlaşma’ manasına gelen ‘Instant Messaging’ programları piyasasındaki rekabet ortamının paralı olan bir programın var olmasına izin vermediğini…
- Gene o çok sevdiğiniz MSN Messenger’ın ikonu olan yeşil adamın, ne yazık ki, büyük ihtimalle her daim yeşil kalacağını, sizin keyfinize göre mavi, kırmızı ya da mor olmayacağını…
- Her ne kadar hayır için yaptığınızı düşünseniz de, ilettiğiniz (forward ettiğiniz) mesajların hiçbir kişiye yarar sağlamadığını, değil ki 50.000, 50 milyar mesaj bile iletilse, hiçbir banka hesabına bu yöntemle katkı sağlayamayacağınızı…
- Dünyanın büyük kısmında, epey saygıdeğer bir yeri olan ve adına TIP denen, insanların sağlığı ile ilgilenen bir bilim dalı olduğunu ve bu bilim dalının, bilimsel olmasının bir sonucu olarak çalışmalarını yıllar süren araştırmalara, bulgulara ve raporlara dayandırdığını, sonuçlarını da gene akademik yollarla duyurduğunu ve sizin bu bilgilere internet vasıtasıyla kolayla ulaşabileceğinizi, bu yüzden ‘el kremleri kanser yapıyormuş, iki gözüm önüme aksın’, ‘Küçük Paul yediği özel elma sonucunda uçmaya başladı’ türünden saçma sapan bilgilerin yanlış -ya da en azından yanlış anlaşılmış ve akabinde 500 misli abartılmış- olduğunu…
- İnsanların büyük bir bölümünün sizinle aynı zeka düzeyinde olmadığından, mizah ve beğenilerinin sizinkilerden hayli farklı olduğunu, bu nedenle sizin bayıla bayıla baktığınız o bebek ve hayvan resimlerinin onlarda aynı duygular uyandırmayabileceğini…
- ‘Karbon Kopya’ anlamına gelen ‘Carbon Copy’nin kısaltması olan ‘CC’nin ve ‘Saklı Karbon Kopya’ anlamına gelen ‘Blind Carbon Copy’nin kısaltması olan ‘BCC’nin birbirlerinden çok farklı olduğunu; CC kısmına yazdığınız e-posta adreslerinin ‘TO’ kısmındaki ve ‘CC’ kısmındaki diğer kimseler tarafından görülebilir olduğunu, buna karşın ‘BCC’ kısmındaki e-posta adreslerindeki kimselerin birbirlerinden bihaber olacağını…
- Adlarına bilgisayar virüsleri ve zararlı yazılım (malicious software) denen küçük programcıkların çok büyük bir bölümünün bilgisayarınızı tarayıp, şimdiye kadar size gelen e-postalardaki e-mail adreslerini tarayıp, bu adreslere saldırı yapabilme yetilerinin bulunduğunu, bu yüzden dikkatsizce CC kısmına eklediğiniz adreslerin sahiplerini kurban durumuna soktuğunuzu…
- Size, hiç sizin gönderdiğiniz türde (fıkra, karikatür, bebek resmi, yardım çağrısı) e-posta göndermeyen bir kimsenin aslında sizin bu postalarınızdan BIKMIŞ OLDUĞUNU fakat, yine de arkadaşınız olduğu için sizi kırmaya çekinip, bir uyarıda bulunmayan biri olabileceğini…
- İnternet yazışma adabına göre nasıl ki bir iki nokta üst üste ardından gelen kapa parantez ‘tebessüm’ manasına geliyorsa, büyük harfle yazılan kelimelerin de bağırma anlamına geldiğini…
- İstenmeyen posta filtreleme (SPAM Filter) programlarının, kullanıcının tanımadığı kişilerden gelen ve yazışma dilinden farklı dildeki postaları rahatlıkla ayırabildiği fakat tanıdık kimselerden, anadilinde yazılmış olan mesajları ayıklamakta zorlandığını…
- Siz ilgili mesajı kaç kişiye gönderirseniz gönderin Tweety’nin lanetini üzerinden kaldırabileceğinizi, ya da Tweety’nin sevgisini kazanabileceğinizi düşünmenizden daha saçma pek az şeyin bu evrende var olduğunu…
biliyor muydunuz?
neden.. — yıllardır düzenli olarak kek ve sazan arkadaşlarımdan aldığım spamlerle iyi kötü yaşayıp gidiyordum ama en son geçen hafta bir arkadaşımdan gelen e-posta beynime kan sıçrattı! Bu postada zavallı yanık bir bebeğin fotoğrafı vardı ve bu mesajın her bir iletilişinde o çocuğun banka hesabında bilmemkaç sentlik bir artış olacağı söyleniyordu. Hangi hastalıklı (sick) beynin buluşu olduğunu bilmediğim bu son damladan sonra, YETER BE! dedim. Üşenmezsem, yakında daha radikal bir eylem yapacağım: Hazırladığım siteye size bu tür e-postalar gönderen kişinin adını ve e-posta adresini bildireceksiniz. Site, bu kişiye nazik bir uyarı mesajı gönderecek, işte neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlatacak. Eğer bu kişi 15 kere farklı kişiler tarafından şikayet edilirse, bu sefer daha sert bir mesaj gelecek ve belki de uyarı maksadıyla 3 gün boyunca site tarafından spam e-posta bombardımanına tutulacak. Diyelim, 50. kerede hesabın kotasını dolduracak kadar bir bombardıman yaşayacak. 150. kerede ise şimdiye kadar göndermiş olduğu spam postaların CC kısmındaki kişilere bu kişinin ne kadar kek olduğu anlatılacak. Onur ödülü 500’de ise, CC listesinden rasgele seçilen kişilere bu spammer’ın adıyla değişik içeriklerde (‘fantastik’) mesajlar gönderilecek. böyle.
benim favorim — Geçenlerde liseden bir arkadaşım bir sabah böyle mide kaldırıcı birşey göndermişti, e-mail’in metin kısmına “Sabah göndermek için hiç uygun değil ama…” yazarak.
E, o zaman, GÖNDERME!
O Tweety, ha bir de bir totem sürekli hortlayıp duruyor bu arada. “Aslında ben de böyle şeylere inanmam amaaaaa…” yazısıyla birlikte.
Bir de “Beni CC’den çıkarır mısın?” sorusu insanların hiç hoşuna gitmiyor. Keh keh!
Vay be, bence ikimize “Grumpy Old Men”den davet gelecek.
“Birde”, senin bu yazdıklarını, bana bir sonraki spam’i gönderene “gönderebilirmiyim?” (Bugün Milliyet’in verdiği Ankara’lı Turgut-vari kasedin başlığında da ayrı yazılması gereken “de”yi bitişik yazmışlardı. Sabah sabah tüylerim diken diken oldu.)
Bu arada, evet, ben de spam gönderdim. Ama “in such cases as these, a good memory is unpardonable” (Bil bakalım neredendi bu.)
3MB.ppt — Bir de power point sunumları oluyor, herhalde lisede çocuklara bilgisayar dersinde ödev olarak veriyorlar, onlar da deniyorlar bir şeyler.. Müzik ekleyebilenleri bile var, yeni nesil canavar gibi! Gerçi listeye yazmaya gerek yok, çünkü siliyorsun, gidiyor. Ama işte, minimum 2.5MB büyüklüğünde oldukları için; hem keseye zarar, hem sabır taşı çatlatmak için birebir!
super liste — bu listeyi herkese forwardlayacagim gercekten supermis.