haftabaşına tom waits girişiyle başlamak ne derece normal bilemiyorum ama şu sıralarda, vaktiyle dinlediğim ilk tom waits albümü olan the heart of saturday night‘ı hele de san diego serenade‘i dinliyor olmam şüphesiz güzel bir şey:
San Diego Serenade
I never saw the morning ’til I stayed up all night I never saw the white line, ’til I was leaving you behind I never saw the east coast ’til I move to the west |
ya 1993, ya 1994… lise sondayım, eXpress sayesinde haberim olmuştu Tom Waits’den. ilk olarak, dediğim üzere, The Heart of Saturday Night‘ı dinlemiştim, arkasından da büyük bir şans eseri Frank’s Wild Years‘ı.. Innocent When You Dream, doğal olarak kafama fena vurmuştu.. iki sene sonra da Jarmusch gelmişti festivale, ne güzel günlerdi onlar.. Daha önce de yazmıştım, Tom Waits, müzikal dehasının yanında, ne yazık ki aktörlük kabiliyetinin 0 olduğu bir abimiz.. bir de şöyle bir olay oluyor, öylesine televizyonu açıyorum, alakasız bir şekilde, alakasız bir filmde Tom Waits’i görüyorum, dumur yaşıyorum.. dün de bengü’yle gilliam’ın ‘Fisher King‘ini seyrederken pat diye giriverdi adam görüntüye, ondan önce, cuma günü ben stiller’ın, geoffrey rush’ın filan oynadığı ‘Mystery Men‘ adlı abuk bir filmde gene gösterdi kendini.. ah ah! bir de ‘Cold Feet‘ dumuru var ki, hiç girmeyeyim!..